Merak ettiklerinizi Arayın :)

27 Ekim 2013 Pazar

ARMİNE ELBİSE İLE KOMBİNİM :)

Armine'den aldığım, vizon rengi elbisemi daha önceki postumda  (Armine Elbisem) paylaşmıştım...
Ama, üzerimde kombinlenmiş  halini,fotoğraflamayı unuttmuştum :)
Bir kaç arkadaş da ''üzerinde görelim'' deyince fırsatını bulmuşken paylaşayım dedim..
Elbise vizon rengi olduğu için ''üzerine en yakışan ton sarı olur'' diyerekten,bu tonda bir şal kullandım :)
Gerçi şalımı aldığım günden beri ayrılmıyoruz kendisiyle  :)
 çift taraflı, diğer tarafıda açık somon rengi...
Çok memnunum şalımdan, tam olarak istediğim ton buydu işte,görünce de hemencik aldımm :)
***
Şala tamam diyoruzz ama;boynu açıkta bırakan,kulak ve takılan küpeler görünecek şekilde örtülen modellere değil !
Bu anlamda, biraz daha hassas davranmak gerek ...
***
Dolap önünden karalerrr :)
Farklı açılardan çekilmiş karelerr :)
Işık kimi yerde yoğun, kimi yerde daha az olduğu için, rengi tam belli olmamış sanırım:)
Bu arada elbisenin kemeri de koyu vizon tonlarındaydı.Benim pek hoşuma gitmedi aynı renk olması.Özel bir gün için, ''daha şık bir kemer kullanılır'' diyerek yanımdaki ''fiyonk kemerimi'' kullandım bende.
 şayet gündelik kullanım için düşünürsem,siyah kemer kullanırım sanırım.
Hiç denemedim yahu,bir deneyeydim keşke :)
Seneye siyah kemerli halini kombinlerim artık :)
Bu anlamda tembelim,çoğu kezde unutuyorum fotoğraf çekmeyi :)
Boydan bir kare :)
 En sevdiğim çantamm :)
Kendisini görür görmez aşık oldum ve ''benim olmalısın'' dedim .
'' Benim olmalısın'' derken  içimden ,çoktan siparişini de vermişim meğer.Kargo görevlisi kapıda paketi getirince o an ki ruh halimi, hayalen hatırlar gibi oldum :)
Artık gözüm nasıl döndüyse,yok anam gözüme perde inmişti o an,sağlıklı düşünemiyordum :) o saniye sipariş vermişim meğer :))
***
Çantam da bej rengi,içinde altın sarısı detayları olan, üzerinde siyah fiyonk detayı da bulunan, şirin aynı zamanda şık bir çanta :)
Vizon  rengine yakıştırıyorum bu tonu.İçinde siyah renk fiyonk da olduğu için ayakkabılarımla gayet uyumlu bir ikili oldular :)
Haksız mıyım ?
:))
Ve elbisemin ön tarafındaki fiyonk detaylar...
Bu arada fotoğrafları yüklerken dikkatimi çekti; kemerde,elbisenin ön tarafında ve çantada da fiyonk detayı var :)
Aslında hepsi bir bütünmüş de, dolapta kombin olmayı bekliyorlarmış :)
(evett, işte elbisemin tonu tam olarak, bu fotoğraftaki gibi :)
 Bu karede, ne kadarrr hüzünlü bakmışım Allah'ımm :)
Birden şu fotoğraftaki halimi görünce hüzünlendim  :) O an ne düşünüyordum acaba ?
Kendime acıdım vallahi :)
resmen ızdırap çekmişim ayakta :)
Bu fotoğrafla veda ediyorummm size.Kendinize iyi bakın....
sevgiyle kalınn  :)

22 Ekim 2013 Salı

GELİN OLMUŞ GİDİYORSUN :)

Bizim Ponpon'u hatırlamışsınızdır,bayram münasebeti dolayısıyla,bayramın 2.günü  gelinimiz için götürdüğümüz ''koçtur'' kendisi :)
( gelin için kurbanlık koç gönderme geleneği hala devam ediyor, özellikle bazı yörelerde önemli bir gelenektir efenim :)
Bayram telaşı aradan çıktıktan sonra ,güzelce süsleyip Ponponu  gelin evine doğru uğurladık...
Bizimkiler başını yıkayıp,saçlarını tarama girişiminde bulunmaya yeltendiler, son anda engel olduk :)
elimizde ki süsler ve kurdelelerle bu şekilde süsledik.Rahmetli çok kokoş olmuştu :) 
İlk defa bir koç süsledik,herkes farklı fikirler attı ortaya,kimisi toka takalım,kimisi berbere götürüp saçını kestirip şekil verelim,makyaj yapalım diyen bile oldu.Yani hayvan kendi kendini ''kurban etmeden'' sağlam bir şekilde götürdük hayvanı :)
Yoksa hayvan kendi kendini ''kurban'' edecekti :)
Evett ,Ponponu kucaklamış araca bindiriyorlar ...
Yalnız ayaklarındaki süsler çok yakışmış Ponponuma :)
veda etmeden önce, son kez Ponponun fotoğrafını çekerken..
Kendisini göndereceğimiz araca bindirdik, ben  aracın camından çektim Ponponu,farklı bir fotoğraf olmuş :)
Rahmetliyle aramızda farklı bir elektirik vardı..Çok sevdim onu,oda beni sevdi...
Sahiplenmiştim bir kere onu,iki günde aramızda farklı bir bağ oluşmuştu.
Gözlerimin içine baktığında ne demek istediğini anlıyordum :)
(bu hayvan, bir insandan en fazla ne isteyebilir ki  :) suyunu ,otunu önüne koydun mu tamamdır.Sanki hayvan olağanüstü bir şey istemişte,bende gözlerine bakıp anlamışım gibi konuşuyorumm :)
Ayrılmak onun içinde zor oldu.
Baksanıza nasılda aracın camından son kez hüzünlü bir bakış atmış :)
kolay değil,iki gün bile olsa,yaşadığı hatıralar ve anılar var.
(en son birini koşturuyordu bahçede :)
 Kıyamamm ben sana :) nasılda içlenmiş Ponponum .
bu hayvan diğer kurbanlıklara benzemiyordu,farklı hislere sahipti :)
Bende hislendim tabi.Sonra dilimden,bu şarkı sözleri döküldü :)

Gelin olmuş gidiyorsun
Bana veda ediyorsun
Sakın ağlama diyorsun
Ağlamamak elde değil

Saçlarında sırma telin
Neden sustu talı dilin
Dün benimdin bugün elin
Ağlamamak elde değil

Duvağına teller takıp
Dertli pınar gibi akıp
Gül yüzüne bakıp bakıp
Ağlamamak elde değil

Saçlarında sırma telin
Neden sustu talı dilin
Dün benimdin bugün elin
Ağlamamak elde değil

 :))
Hayvan iyice duygusala bağladı tabi,Baktık hayvan fenalaşcak ,hemen bir pet şişe su içirdik..
Kendisinin ya bardakta,yada pet şişede su içme huyu vardı.Diiyorum yah ''bu hayvan'' farklıydı :)
'' Çekilinn'' dedim.Ben bu hayvanın ruh halini  anlıyorum.
Gerçekleri  bir,bir anlattım Ponpona.
Kendisinin seçilmiş bir hayvan olduğunu ve diğer hayvanlardan şanslı olduğunu,öldükten sonra rahmetle anılacağını,ve ahirette cismiyle tekrar diriltileceğini söyledim kendisine :)
Hayvanda kendine geldi tabi..
Hem insan,hem hayvan psikoljisinden anlarımm :)
Boşuna ''sosyoloji'' okumuyoruz :)
Sonra hayvan mutlu oldu,kendine geldi.Etrafındakilere gülümsemeye falan başladı :)
 Bu da bizim fındık kurdu '' Esma '' :)
Direksiyona geçti,bende o anı ölümsüzleştirdim tabi ...
Sevgiyle kalınnn :)

21 Ekim 2013 Pazartesi

DÜŞTÜK İZMİR YOLLARINA :)

Toplandık kızlarla hep beraber,düştük İzmir yollarına :)
 Ekim ayında olduğumuz halde,hava günlük gülistanlıktı.Mis gibi bir hava vardı.Bunu değerlendirelim deyip  Bostanlı'ya gittik..
İzmir'deyseniz Vapurla yolculuk yapma zevki bir başka oluyor :)
Bir vapur gidiyor,bir vapur geliyor...Yolculuk bitmiyor İzmir'De..
Sabah erkenden evden çıkıp, kahvaltıyı her zaman ki mekanımız ''  Bostanlı Denizpark'ta '' yaptık...
İnsan deniz üzerinde yolculuk yapınca iştahı açılıyor :)
Gittik hemen deniz kenarına yakın bir masaya oturduk.Verdik siparişlerimizi...
Serpme kahvaltı gibisi yok ...Yine her zaman ki gibi her şey çok lezzetliydi :)
Manzaramız da önümüzde daha ne isteyelim Allah'tan :)
 Her yerde kahvaltı yapamıyorum.Hem mekanın temizliği,hem çalışanlarının güler yüzlü olması, önemli bir etken tabi buraya gelmemiz için..(içkisiz bir mekan olması en büyük etken :)
Bir ara  kızlara baktım ,açlıktan herkesin göz rengi değişmişti :)
Aslında evden erkenden çıktık ama,her zaman ki gibi yine yolculuk esnasında maceralar yaşadık ve kahvaltı için biraz geciktik  :)
Eshot Otobüsünü uzun süre bekledikten sonra,baktık olmuyor önümüze gelen ilk otobüse bindik.Yolculuk Bostanlı'ya olması gerekirken, bindiğimiz otobüs tam tersine dönmüş gidiyordu.Bir Allah'ın kuluda yanlış yöne gidiyoruz deyip durdurmadı şoförü  :) 
Kızlar bende dahil, otobüs baya tur attıktan sonra ,yanlış yöne gittiğimizi farkettik :)
(ben ters koltuğa oturduğum için farkedemedim ama,onlarda ayakta uyuyorlardı herhalde :)
Otobüsle yolculuk yaparken en sevmediğim durumdur ters koltuğa oturmak :)
Ama ne nasipse her bindiğimde ya ayakta,ya da tersine yolculuk yapıyorum.

Aramızdan bir mübarek kendine gelmiş olacak ki,hemen bağırdı şoföre durması için :)
Hemen inip otobüsten,Bostanlı istikametine giden başka bir otobüse bindik.Yalnız ben ters koltuğa binip,tersine yolculuk yapınca  beynim sulandı,başım falan dönmeye  başladı bir haller oldu bana :)
Bizim arkadaşın Kentkartında  bakiye bitmiş, ben basıcam hem kendim, hemde arkadaşım için.Onu önden yolladım , bize düz yolculuk yapacağımız bir yer bulsun otobüste diye :)
Her şey göze almıştım :)
Dakikalarca ters yolculuk yapınca,her şeyi de tersine dönmüş gibi görüyorum tabi :)
Bindim otobüse,bir yolculara bakıyorum bir şoföre, sanki şoför arka taraftan sürüyormuş  gibi otobüsü,yada otobüs şoförü sürüyormuş gibi..
O an travma yaşıyordum herhalde,yoksa başka bir açıklaması olamaz :)
Kentkartı makinaya okutacağıma ,yanlışlıkla  bakiyenin ne kadar kaldığını gösteren cihazın ekranına göstermişim,gözümde koltuklarda o arada acaba tersinemi yoksa düzüne mi yolculuk yapıcam diye bakıyorum.
Şoför '' hanımefendi alt tarafa basıcaksınız'' diyince dönüp baktığımda, olayın vahimiyetini anladım :)
Allah'tan şoförün başına basmamışım kartı :)
O kadar diyorum ters koltuklara oturtmayın beni diye,sonra ortaya böyle  görüntüler çıkıyor :)
Allah'ım beni, otobüste ters koltuğa oturmak zorunda kalmışlardan eyleme   :)
 Sağolsun kızlar Kahvaltılarını yapana kadar benim olayımı anlatıp,anlatıp güldüler :)
Baktım işin içinden çıkamıyorum,yine asileşiyorum hemen çayımı tazeletip kendimi çaya vurdumm :)
Allah'tan da  çay sınırsızdı :)
bir yandan çayımı yudumlarken, bir yandan da manzarayı seyrettim..
 sandallarla denize açılmış bu insanlara özenmedim değil  :)
Baktım kızlar gözümün içine baktıklarında hala otobüste ki olay akıllarına geliyor,bir an sandala binip denize açılmayı düşündüm de sandal yoktu,bir sandalım olaydı iyiydi :)
Kahvaltımızı yaptıktan sonra,Konak tarafına geçmek için tekrar vapura bindik ...
Biraz mağazaları gezdik,ne var ne yok diye :)

Dalmışım denizin mavisine.:.
vapurla yolculuğun keyfi bir başka oluyorr :)
İndik vapurdan,önümüzde heybetiyle Saat Kulesi karşıladı bizi.Herkes hem tatilin, hemde güzel havanın keyfini çıkarmak için ailecek gelmişti gezmeye..
bol bol fotoğraf çekiyordu insanlar.Bir gelin,damat da dış mekan çekimi için gelmişlerdi Saat Kulesi'nin önüne..
Ben de onlardan geri kalmadım,çektim de çektim :)
sevgiyle kalınnn :)

19 Ekim 2013 Cumartesi

BAYRAMDAN GERİYE KALANLAR :)

Umarım herkesin '' bayramı''  sevdikleriyle, mutlu,huzurlu ve neşeli geçmiştir...
Bayram yoğunluğundan dolayı, bloguma pek uğrayamadım.
Hazır gelmişken bloguma, bol fotoğraflı bir post paylaşayım dedim :)

Bayram sabahı erkenden kalktık o kadar güzel bir hava vardı ki, korktuğum olmadı :) Belki yağmur yağar diye biraz tedirgindim açıkçası.Kurbanlar kesildiğinde, biraz zor oluyor çünkü :)
yağmur,çamur falan...
Yağmuru çok severim ama,bayram günleri hariç :)
gezilicek,tozulucak,kurbanlar kesilicek (kendim için istiyosam ne olayım,sırf kurbanları düşündüğüm için bayram günleri yağmurun yağmamasını istiyorumm :)
Hazırladık çikolatalarımızı,gül suyumuzu ve misafirlerin gelmesini bekledik ..
(Urfa-Antep gezimizde annem için hediye aldığımız şekerlik ve kolanyalık )
Çok şık bir görüntüsü var gerçekten bakır eşyaların :)
'' Geleneksel Bayaram temizliği'' bittikten sonra,hazırladığımız  ve hazırlayıp sararken en az iki kilo verdiğim sarmalarr :)
büyük bir tencere (hatta '' kazan'' da diyebiliriz ) sardık :)
 mübarek sar,sar bitmediler...
 belli bir süre sonra artık takatten düşmeye başlayınca ,kalem gibi sardığım sarmalar yerini '' tombul hatta obez '' sarmalara bıraktı :)
Sarmalar bittiğinde bende bitmiştim açıkçası,bayram sabahı biraz geç uyanmışsam '' tek  suçlu'' sarmalardır :)
:))
Ve bayramın en sevdiğim görüntüsü...üçü bir arada,dedikleri bu olsa gerek :)
sarma,baklava ve kavurma....
 Herkesten önce kendime ikram ettim.''ben bunu hakettim ama :)
Rahmetlinin ''kavurma'' olmadan önce ki  son görüntüsü :)
Ne asil hayvandı,Tosun gibi hayvanı kaç günde yiyerek tükettiler :)
O kadar güçlüydü ki ,yedi kişi zor zaptetti.Bende pencereden bu sona ana tanıklık ettim.
Bir çok hayvan var ama,bayram günleri ''kurbanlık'' seçilmiş bu hayvanlar çok şanslı gerçekten.Allah'a kurban edilme şerefine nail oldular...
Bahçede bu çiçekleri görünce aklıma geldi.Ben bakmaya kıyamazken,saatler boyu izleyip,incelesem bıkmayacağım bu güzellikleri de  rabbim bizim için ''kurban'' etmiş.Kulunun ayağının altına sermiş boylu boyunca...
Çiçek sevginin ifadesi ise, rabbimizin her mevsim ayağımızın altına serdiği çeşit,çeşit çiçekler de Rabbimizin kullarına şefkat ve merhametinin simgesidir...
Babam kaç gün önceden getirdi kurbanları. bir tane koç da gelinimiz için almıştı ..
Bayramdan önce koçu getirip bahçede bağladık.Önünde suyu ve yemini de verdik.Kendine ara, ara bahçeyi turlayıp durdu :)
bende ara,ara gidip ziyaret ettim kendisini.başını okşadım şefkatle :)
Normalde koçların boynuzu olur ama bunun boynuzlar uzamamış herhalde :)
 Erzurum'luların değişmez geleneğidir Kurban bayramında geline de kurbanlık koç  almak...
Bizde gelenek ve göreneklerimize bağlı bir aile olarak aldık koçumuzu tabi :)
Her yörenin adetinde yok ama,güzel bir gelenek bence :)
Normalde geline gitmeden önce süsleniyor koçlar.kurdele ve süslerle donatılıp öyle gelin evine götürülüyor...
Bizim küçük kuzenlerde süslemeden önce hayvanın başına deneme amaçlı bir süs yapıştırmışlar :)
Bizim koçumuz bayramın 2.günü gelin evine götürüleceği için önceden süslemedik .Süsleri yeme ihtimaline karşı,sonraya bırkatık süsleme işini :)
Diğer kurbanlıklara göre biraz daha şanslıydı,Arkadaşları ''kurban'' edilirken kendisi bahçede otlanıyordu çünkü :)
Bizimkiler adını ''ponpon'' koymuşlar gidip gelip seviyorlardı :)
Bizim iki yaşında ki küçük kuzenimiz '' Esma '' :)
İlk defa böyle bir hayvan gördüğü için şaşkınlıkla izleyip durudu Ponponu .Hayvanda şaşırdı bu duruma tabi :)
 Neredeyse günün her saati hayvanın yanına uğrayıp,kavga ediyordu hayvanla :)
Hem korku hem şaşkınlık çocukta farklı bir psikoloji meydana getirdi :)
Burada da koçu gelin evine götürmeden önceki gün, yaptıkları son kavga :) Allah'tan hayvanın boynuzları yok,yoksa bu şiddetli bağırış ve çağırışlara karşılık vermiş halini hayal edemiyorum hayvanın :)
Bizim minik ''bıdık'' çok cadııı :)
Bu fotoğrafa çok güldüm :)
Normalde ''Ponponun'' göz rengi açık kahverengi.Bayram günü bahçemiz büyük olduğu için komşularımızda kurbanlıklarını bahçeye getirip kestiler.
Hayvan sağına dönse keçi kesiliyor,soluna dönse koyun,önünde bizim boğa,arka taraflarda kesilirken bağıran dana var :)
Hayvan baktı arkadaşları tek tek Allah'ın rahmetine kavuşuyor, ben fotoğrafını çektikten sonra o dakikalarda bizimkiler gidip videoya almışlar hayvanı..Korkudan kahverengi olan gözleri masmavi kesilmiş  ''Ponponun '' :) Kesileceğini zannetti herhalde,videoda hala izlerken gülmekten tutamıyorum kendimi :)
Bahçede ki kedilerde uzaktan,uzaktan izleyip durdular Ponponu :)
 Değeri farklıydı Ponponun bende :)
çok şeker bir hayvandı :) Aramızda çok farklı bir iletişim olmuştu.Ayrılmamız çok zor oldu :)
Ve Ponponun son pozu :)
Rabbim daha nice huzurlu ve sevinç dolu bayramlara ulaştırsın,tüm müslüman alemini :)
Tekraradan geçmiş bayramınız kutlu olsun :)

13 Ekim 2013 Pazar

KENDİME KÜREBİYE YAPTIMM :)

Temizlik yap,temizlik yap nereye kadar ?  birazda mideye çalışalım diyerekten  kendime '' kürebiye'' yapmaya karar verdim akşam :)
Temizlik yaparken belli bir saatten sonra vücut foksiyonlarınız tepki vermeye başlıyor '' açımmmm'' diye.
 baktım tepkilerim değişti, uçan bir sinek görsem tutup kanatlarını silicem camsil ile o kadar acayipim   :)
Sonra kaç saatten beri aç olduğumu farkettim .Yoksa benim gibi hayvan sever biri, tutupta bir sineğin kanadını camsil ile temizler mi hiç ?
:)
Atıştırmalık bir şeyler bakındım bu hazır ''kürebiyeleri'' gördümmm :)
Tabağıma koyup meyve suyu ile tükettim kurabiyeleri ama yok hala acayipim :)
Böyle kurabiye mi olur ?
Mesele ''sinek'' falan değilmiş.Mesele ''kuru kürebiyelermiş'' meğer :)
 Banane dedim''  kendim kürebiye yapıcam ben '' :)
 hazırladım kurabiye malzemelerini...
(Yalnız şu pudra şekerine elleyememe  olayımız olmazsa, ne kürebiyeler yapıcam da işte pudra şekerine elleyince bi haller oluyor bana :)
Dokunamıyorummm pudra şekerine :)
 yarım saatte hazırlayıp fırına attım kurabiyelerimi...
Hem benim kurabiyelerim daha güzel oldu ki :)
kürebiye dediğin böyle olur işte :)
hem tombul hem lezzetli :)
:))

12 Ekim 2013 Cumartesi

GELENEKSEL BAYRAM TEMİZLİĞİ :)

Evett geleneksel bayram temizliğinin startını verdikk efenim :)
Kendimi kaç gün önceden psikolojikman hazırladım, bu bayram temizliği olimpiyatları için...
 Çokk işim var çooookk :)
Bu günlerde tüm kadınların birinci '' gündemi'' bayram temizliği :)
Herkes olimpiyatlarda iyi derece almak için canla başla koşuşturuyor.Balkona nefes almak için çıktığımda  gördüğüm tablo dehşet verici gerçekten :)
Kimi camlara saldırmış,kimi halıların canına okuyor ,kimi halı yıkmak için giymiş  zırhlarını,elinde uzun fırçalar  düşmana saldırma pozizsyonunu almış bir komutan edasında...
 '' kadın'' olmak da zor yahu :)
Bayram temizliği sonrası  kayan tipinizi,dağılan sıfatınızı toplamak için de;bayramdan önceki gün tüm kremleri geceden bocalıyorsunuz tabi  üzerinize .Eller solmuş,renk kaçmış,hatta dişler çürümüş bile olabilir o temizlik safhasında :)
o kadar vahim bir tablo :)
Bayram temizliğini seviyorumm ama, evde iş yaptığım sırada etrafımda kimse olmayacak ( özellikle annem :) atılacaklar ve saklanacaklar listesini görmemesi lazımm :)  kadın onca senedir sakladığı eşyalarının esrarengiz bir şekilde etraftan kaybolduğuna inanıyorrr.Bayram temizliği büyük nimet vesselam :)
110 yıllık tarihi eser niteliğinde, el işleri var evde :(
Bilmem kaçıncı ceddimizin kaçıncı ceddinin, dantelden yapmış olduğu salon takımı :)
Hatta ipi ve danteli  bulan ilk insanlarında bizim soyumuzdan geldiği kulaktan kulağa efsane olarak yayılmış, bugünlere kadar gelmiş bu efsane efendim :)
Yahu dantel denen şey tarihten silindi,bizimkilere ip versen dantelden gelinlik dikerler hala o hevesleri var :)
Temizlik bitiminde anneme '' anne o dantelleri sana kurban ettim ,hepsini attım'' desem acaba annem nasıl bi tepki verir ?
bir denemek lazım :)

Kendimi ''kül kedisi'' gibi hissediyorum şuan :)
temizlik yapmaktan ayaklarım şişti.Ayak numaram 40 olmuştur kesin.Bayramda aldığım ayakkabı olmazsa şaşırmam yani :)

11 Ekim 2013 Cuma

ORTAYA KARIŞIK (2)


Benim gibi '' çay''kolik bir şahsiyet sonbaharda '' kahve'' denen bir içeceğin de var  olduğunu hatırladı  :)
Çayın yeri ayrı tabiii :)
kahveyi çok fazla tüketmiyorum.Misafirliğe gidince genelde türk kahvesi içme şerefine nail oluyorumm.Yoksa evde pek yapıp içmişliğim nadirdir :)
Arada kahve krizim tutunca da,bu hazır kahvelerden yapıp içiyorumm :)
kahvenin, en çok kokusuna bayılıyorumm...
Sonbaharın soğuk gecelerinde, kitap ve kahve kokusu bir araya gelince  huzur buluyor insan :)
Kitabında kokusu olurmuymuş demeyin,okuduğunuz kitabın sayfalarını karıştırırken içinize çekin,o kokuyu hissedeceksiniz :)
Ablam bir kırtasiyeye girip kendine,doğal taş ve kayalardan yapılmış bir not defteri almış geçenlerde..
Almışken beni de unutmamış, bana da bir tane hediye etti sağ olsun :)
 Aldım elime, çok ağır bir not defteri ...Dile kolay,kayalıklardan yapılmış :)
Üzerinde ''bilinen kağıtlara göre çok daha dayanıklıdır ve ıslanmaktan zarar görmez '' yazıyordu.
Bende dururmuyumm.Hemen deney yapmak için kolları sıvadım :)
Gerçekten ıslanmıyor mu ? diye, suyla deneme yaptım.
 gerçekten de üzerine su döktüğüm halde ıslanmadı defter,döktüğüm suda kalp şeklini aldı :))
hediyenin üzerinde bile deney yapıyorumm :)
arızalık hat safhada :)
Anneciğimin yaptığı çikolata soslu  kek..
Daha önce hiç bu kadar kabarmış kek yememiştim.kimi gördü de bu kadar kabardı bu kek,  merak ediyorumm :)
Eve misafirliğe gelen bir kelebek daha :)
Üzerinde altın sarısı benekleri var.Oturup tepesinde uzun uzun inceledikten sonra ,kanatlarını sevdim.
sonra fotoğrafını çektim.
Hayvanın dili olsa küfretcek :)O kadar ki rahatsız ettim hayvanı :)
her akşam mutlaka bir kelebekle karşılaşıyorum.Acaba,önceden gelen kelebeklerin evlatları mı? diye düşünüyorum.İntikam için geliyor olabilirlerr :)
Ve ablamın anneme hediye aldığı tepsi...
 Rengine bayıldımmm :) Desenleri çok şeker.
bu günlük kaçıyorumm.Yarın geleneksel bayram temizliğinin startını vericemm :)
bir yerlerden doping almam lazımmm :)
(çayyyy)